Bazı şeyleri tartışmadan önce, bazı kavramları iyi kavramak gerekir.
Örneğin:
Gerçek/Hakikat
Uzay/Uzaylı
Şimdi kavramlara bakalım:
Gerçek/Hakikat:
Nesnel gerçeğin düşüncedeki yansısı...
Gerçek ile hakikat aynı şeyler değildir.
Gerçek nesnel gerçekliği, hakikat ise bu nesnel gerçekliğin zihnimizdeki öznel yansısını dile getirir.
Örneğin: Elimizde tuttuğumuz bir kalem gerçek, onun zihnimizdeki yansısı hakikattir.
Uzay/Uzaylı:
Uzay, Dünya'nın atmosferi dışında ve diğer gök cisimleri arasında yer alan, gök cisimleri hariç, evrenin geri kalan kısmındaki sonsuz olduğu düşünülen boşluğa verilen isimdir.
Bu durumda, aslında biz insanlarda birer uzaylı sayılırız.
Bilim, hiç bir zaman var olmayan bir şey hakkında açıklama yapmamıştır,/yapamaz.
Bilim, var olan şeyler hakkında açıklama yapar/yapmaya çalışır.
Bir şey vardır ve bu var olan şey hakkında çalışmalar yapılır, çalışmalar sonucunda elde edilen veriler ise bilimsel veriler olur.
Çoğu zamanda aslında var olan ve bilinmeyen bir şey keşfedilir ve bu bilimin insanlığa kazandırdığı şey olur.
Ne yazık ki bilim, açıklamayamadığı şeyleri çoğu zaman reddeder.
Hepimizin ilk okulda hafızalarına kazınan maddenin parçalanamaz en küçük yapı taşının atom olduğunun bize öğretilmesinin sebebi bilimdir.
Günümüzde ise, atom parçalanmaktadır.
Bu defa aynı konuda bilim farklı şeyler söylemektedir.
Bilimsel veriler, çoğu zaman yapılan yeni araştırmalar ve keşifler sonucu elde edilen verilerle güncellenmektedir.
Bilimsel veriler değişkendir.
Bir şeyi göremiyor/idrak edemiyor olmamız, onun varlığını inkar etmemize neden olamaz.
Örneğin, kokuları göremiyoruz, en azından şimdilik.
Aklımızı, uykumuzu ve buna benzer şeyleri de göremiyoruz.
Lakin aklımızı kullanıyoruz ve düzenli olarak uykumuz geliyor.
Görmedİğimiz şeyleri inkar etmemiz,
Şu anda hepimizin kullandığı bilimsel çalışmalar sonucu elde edilen şeyleri inkar etmemize neden olur ki,
Bu akıl alır bir iş değildir.
Mesela, görmediğimiz sinyaller sayesinde haberleşiyoruz ve görmediğimiz WiFi ağlarına bağlanıyoruz.
Bu konudaki düşüncem, henüz keşfedilmemiş şeyleri, aklımız ermediği/bilimsel bir açıklama bizi ikna etmediği için kabul edemememizdir.
Bazı konular açıklığa kavuşuncaya/bilim bunları keşfedinceye kadar, çoğu konuda insanları eğlendirmek/kandırmak için bir çok şey yapılır.
Günümüzde bu işin en büyük aktörü Amerikan sinemasıdır.
80-90'lı yılların ergenlerinin çok iyi bildiği Kara Şimşek (KIT) bir sinema şaheseriydi.
İnsanları oyalamak için ortaya atılmıştı.
Bu konu hakkında da çok şey söylenmişti.
Şimdi ise Google ve Tesla gibi firmaların daha gelişmiş araçlarının rest sürüşlerinin yapıldığını hepimiz gözlemliyoruz.
Bu nedenle sinemaları da küçümsemeyelim ve yalnızca bir eğlence aracı olarak görmeyelim.
Bunlarda bazılarına ilham kaynağı olmaktadır.
İşin dini boyununa gelirsek:
Hepimizin Amentü Duası olarak bildiği dua, yalnızca Allah (c.c.)'ın varlığına değil,
Görmediğimiz daha bir çok şeyin varlığına iman etmemizi emreder.
Yine ayrıca din, bize görmediğimiz cinlerin, Cennet ve Cehenneme'in de varlığına inanmamızı emreder.
İnanmazsak, bir Müslüman olarak, Allah (c.c.)'ın ayetlerini inkar etmiş oluruz.
Müslümanlık da bunun ne anlama geldiği ise kesin ve nettir.
Sonuç olarak:
Etrafımızda bildiğimiz ve bilmediğimiz bir çok şey var.
Yine etrafımızda bize farklı gösterilen veya gösterilemeyen bir çok şey var.
Henüz açıklanamamış, keşfedilememiş olgular var.
Ben bazı şeyler hakkında kesin konuşmamanın doğru olmadığı kanaatindeyim.
Keşifler ne yazık ki bir anda olmuyor.